Hayvanların İnsan Psikolojisi Üzerinde Olumlu Etkileri

Hayvanların İnsan Psikolojisi Üzerinde Olumlu Etkileri

Son yıllarda bilim adamları yaptıkları pek çok değişik çalışmada, hep hayvan sevgisinin insanın hayatını olumlu yönde değiştirdiğini ve geliştirdiğini görmüşlerdir.

Hayvanların, insanların fiziksel ve ruh sağlıklarına olumlu etkilerinin ortaya çıkısının başlangıcını belirlemek imkansızdır. Son yıllarda Kanada’da yapılan bir çalısmada, köpekler ile insanların dostluğunun 30.000 yıl öncesine dayandığı belirtilmektedir.  

Hayvanların, insanlar üzerindeki olumlu etkileri 18. yüzyılın sonuna kadar kimsenin dikkatini çekmemiş ve bu konu ile ilgili kayıt tutulmamıştır. 1792’de İngiltere’de York Retreat Hastanesi kurulmuş, burada hastalar hayvanların bakımı konusunda desteklenmişlerdir.

1867 yılında Almanya’da bir rehabilitasyon merkezi kurulmuştur. Epilepsi hastalarının evi gibi olan bu merkez o yıllardan bu yana hayvanların terapötik etkisinden faydalanmaktadır. 1966’da Norveç’te kurulan bir klinikte ise fiziksel engeli olan hastalara egzersiz yaptırmak amacıyla köpekler ve atlar kullanılmıştır.

Yine 1901’de İngiltere’de bir ortapedi hastanesinde, hastaların ata binmesi desteklenerek, atların bu hastalara hem fiziksel egzersiz yaptırması hem de sosyal destek olması sağlanmıştır. Evcil hayvanlar ile terapi yöntemi; resmi olarak ilk kez Amerika’da 1942 yılında (New York) Pawling Army Air Force Convalescent Hastanesi’nde uygulanmıştır. 

II. Dünya Savaşı’ndan sonra evcil hayvanlar ile terapi bilim adamlarının dikkatini çekmeye baslamıştır. Hayvanların terapötik etkilerini araştıran ilk bilim adamı bir çocuk psikiyatristi olan Dr. Boris Levinson’dur. Levinson’un 1970’li yıllarda yaptığı bu öncülüğü; Friedman (1980), Haris (1982) ve Walster (1982) yıllarında yaptıkları bilimsel araştırmalarla takip etmişlerdir. 1792’de William Tuke akıl hastalarını davranışlarını kontrol altına alabilmek için hayvanları kullanmıştır.


Evcil hayvanlar ile terapi, yaşlıda iyilik halini, baskalarıyla iletişim kurmayı, yaşam memnuniyetini, uygun davranışlar sergilemesini artırırken, depresyonunu azaltmaktadır. Evcil hayvanlar ile terapi programları ise yaşlılara günlük yaşam aktivitelerini hatırlatarak, nitelikli bir yaşam sürdürmeleri için fırsat vermektedir.

Becker’ın 2000 yılında yaptığı çalışma sonucunda bir hayvanla konuşmanın bir insanla konuşmaktan daha etkili olduğu, hayvanla konuşmanın kişide daha az hasara yol açacağı ortaya konulmuştur.

Evcil hayvanlar ile terapi yöntemi; çocuklar, kanser hastaları, ayaktan izlenen psikiyatri hastaları, mahkumlar ve yaşlılar için uygulanabilmektedir. Evcil hayvanlar yıllardır terapotik etkileri nedeniyle çocuklar için kullanılmıstır. Pek çok araştırmacı çocukluk yıllarında evcil hayvan beslemenin yararlarından bahsetmektedir.

Poresky ve Hendrix’in yaptığı çalısmada; evcil hayvan sahibi olan çocukların hayvanı olmayanlara göre, empati, kendine güven, bağımsız karar verebilme becerilerinin daha yüksek olduğu bulunmustur.

Hayvan sevgisi ile büyüyen çocuklar;

•Sevgiyi, saygıyı ve bağlılığı ve sorumluluk almayı öğrenirler.

• Daha çok fiziksel aktivitede bulunur. Bu çocukları zararlı alışkanlıklardan da uzak tutar.

•Doğum, üreme, ölüm gibi yaşamsal kavramları tanır ve deneyimler.

•Yeni arkadaşıyla sırdaş olabilir. Yargılanmadan, suçlanmadan, eleştirilmeden dinlendiği için kendini rahat ifade etme yeteneği kazanırlar.

•Hayvanlarıyla konuştuklarında dil gelişimleri artar.

•Korkularını yenmeyi öğrenirler.

• Empati yeteneklerini geliştirirler.

• Sabırlı olmayı, isteklerine erişebilmek için çabalamayı öğrenirler.

• Öfkelerini kontrol edebilmeyi öğrenirler.

• Özellikle zihin engelli ise psikolojik ve zihinsel rahatlama görülür

Montagu, ( 1978 ) bir hayvana dokunmanın insanda fiziksel ve ruhsal olarak kendini iyi hissetme duygusu uyandıracağını belirtmistir. 10 tane katılımcı ile yapılan bir çalısmada; katılımcıların her gün beş dakika hayvanları beslemesi, onları oksaması sağlanmış ve çalısmanın sonunda katılımcıların anksiyete ve gerginliklerinin azaldığı, tansiyonlarının düstüğü açıklanmıştır.

Hayvan sevgisi hayatımızı güzelleştirir, bizi mutlu kılar, huzur, rahatlık ve kendine güven duygusu verir. Hayata güzel, neşeli bakmamızı sağlar. Hayattan tat almamızı kolaylaştırır. Kısacası hayatımızı yaşanılır hale getirir. Kent yaşamı 21. yy ile çok stresli bir hale gelmiştir. Kentlerde birçok etken ( insan yoğunluğu, trafik, yüksek katlı binalar, yeşil alanların azlığı.. vb.) insan üzerinde stres yapmaktadır. Bu nedenlerden dolayı kentlerden hayvanları uzaklaştırmak insanoğlunu iyice yalnızlığa itecektir.

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ